ANTİVİRAL ETKİLİ UÇUCU YAĞLAR
Bitkilerden elde edilen uçucu yağlar içeriğindeki etken maddelere göre birçok önemli aktiviteye sahiptir. Bu önemli aktivitelerden bazıları antibakteriyel, antiseptik, antifungal, antispazmodik, antioksidan ve antiviral aktivitedir.
Dünyanın birçok bölgesinde viral kaynaklı solunum yolu semptomlarının giderilmesinde uçucu yağlar uzun yıllardır kullanılmaktadır. Uçucu yağlarda yapılan antiviral çalışmalar daha çok uçucu yağların HSV-1, HSV-2, HAV’a etkililiği üzerinedir. Uçucu yağların antiviral etkinliğini gösteren çalışmalar influenza, SARS, MERS gibi üst solunum yolunu etkileyen virüsler üzerine etkililiği sorgulatmaktadır.
2019 sonu itibariyle hayatımıza giren ve salgına sebep olan Koronavirüsler, hayvanlarda veya insanlarda hastalığa neden olabilecek büyük bir virüs ailesidir. İnsanlarda, birkaç koronavirüsün soğuk algınlığından Orta Doğu Solunum Sendromu (MERS) ve Şiddetli Akut Solunum Sendromu (SARS) gibi daha şiddetli hastalıklara kadar solunum yolu enfeksiyonlarına neden olduğu bilinmektedir. Yeni Koronavirüs Hastalığına da SAR-CoV-2 virüsü neden olmaktadır.
Bu çalışmada 6 cins bitkiden elde edilen uçucu yağların antiviral etkinlik çalışmalarına yer verilmiştir.
Eucalyptus globulus (Ökaliptus): Myrtaceae familyasındaki aynı cinsten 300’ü aşkın ağaç ya da ağaççık türünün genel adı Ökaliptüstür. Ülkemizde ökaliptusun yaşamasına uygun olan Ege ve Akdeniz kıyı şeridinde sıcak, bol güneşli ve sulak yerlerdeki bataklıkları kurutmak, odunundan yararlanılmak üzere sıkça yetiştirilir. Türkiyede en çok yetiştirilen E. camaldulensis ile E. globulus türleridir. Ökaliptol (1,8 sineol), tüm ökaliptüs bitkilerindeki ökaliptüs yağında bulunan ana bileşendir Ökaliptol, renksiz bir sıvı olan doğal bir organik bileşiktir. Bir siklik eter ve bir monoterpenoiddir. Bitki yaprakları ayrıca yüksek oranda sineol, acı madde ve tanen içerir.
Flavonoidler, terpenoidler ve uçucu yağındaki fenolikler gibi çeşitli bileşiklerin antiviral biyoaktivite gösterdiği bildirilmiştir.
2020 yılının Mart ayında, COVID-19’a karşı yapılan bir çalışmada Eucalpytus globulus uçucu yağının antiviral etkisi üzerine çalışmalar yapıldı. COVID-19 Mpro( anaproteaz enzimi ) için potansiyel inhibitör adayları olarak ‘’ ökaliptol ‘’ araştırıldı. Bu çalışmanın amacı, COVID-19 enfeksiyon yolunu inhibe etmek için kullanılabilecek ökaliptüs uçucu yağında ki ökaliptolü(1,8 sineol) incelemektir.
COVID-19 tedavisinin ana hedefi bir RNA enzimi olan ana proteaz (Mpro) üzerinde inhibitör etki gösterdiği bulunmuştur. Ökaliptol bileşiklerindeki hidroksi gruplarının (-OH), keton gruplarının (= O) ve eter gruplarının (-O-) COVID-19 Mpro’nun aktif bölgesinde amino asit kalıntısı etkileşimlerinde rol oynadığı tahmin edilmektedir.
Melaleuca alternifolia Myrtaceae familyasında her zaman yeşil renkli 6 metre yüksekliğinde bir ağaçtır. Vatanı Avusturalya’dır. Bu bitkiden elde edilen uçucu yağ ‘’Tea Tree Oil’’ olarak da bilinir. Bu uçucu yağ, açık sarı renklidir. Ökaliptüs kokusundadır. Uçucu yağın kimyasal bileşiminde sineol (% 1,8:9,1), terpinen-4-ol'(%31), Alfa-terpineol (%3,5) , P-Zymen (%16,4) bulunur. Uçucu yağ, Avusturalya’nın yazı olan Ekim-Mayıs arasında oluşur. Ağaç yağmurlu iklim sever. Yağ, özellikle Staphylococcus, Streptococcus ve Candida albicans’a karşı aktiftir. Antiviral ve Antifungal etkisi de vardır.
Yapılan çalışmalarda çay ağacı yağı, Herpes Simpleks Virüsü tip-1’e (HSV-1) karşı in vitro antiviral aktivite göstermiştir. Bu uçucu yağın HSV’yi inhibe ettiği gözlenmiştir.
Bir diğer çalışmada Melaleuca alternifolia uçucu yağının, tütün mozaik virüse (TMV) karşı antiviral aktivite gösterdiği ve aşılamadan sonraki on gün boyunca Nicotiana glutinosa’nın lezyon sayısını kayda değer ölçüde azalttığı gözlenmiştir.
2018 yılında yapılan başka bir çalışmada in vivo antiviral etkiyi değerlendirmek ve kıyaslamak için Melaleuca alternifolia uçucu yağı (TTO) ve Olea europaea (OLE) kullanılmıştır. Melaleuca alternifolia (TTO) ve Olea europaea yaprakları (OLE), vero hücre çizgisi kültüründe enfeksiyon başlamadan önce 10 µl dozunda uygulandığında önemli ölçüde avian influenza (kuş gribi) virüsü alt tipleri olan; H7N3 ve H9N2’ne karşı Anti-avian etki potansiyeli göstermiştir. Vero hücre hattı üzerine aşılandığında, çay ağacı yağı özütünün maksimum dozu (10ul), AIV-H7’ye kıyasla önemli ölçüde daha yüksek anti AIV-H9 etki göstermiştir.
Melissa oficinalis, Lamiaceae familyasına ait, Türkçede Oğul otu veya Melisa olarak bilinen, 20–150 cm arasında uzayabilen hoş kokulu, çok yıllık bir bitkidir. Dünyadaki Melissa officinalis örneklerinin içerikleri incelendiğinde; β-pinen, Limonen, Linalol, Sitronellal, Neral, Geraniol, Geranial, Geranil asetat, β-karyofilen, karyofilen oksit maddelerini içedikleri belirlenmiştir.
Labiatae familyasındaki aromatik bitkilerin, anti-HIV-1 aktivitesi, in vitro olarak değerlendirilmiştir. 46 bitki türünden elde edilen 51 örnek arasında 45 ekstrakt, MT-4 hücrelerinde HIV-1 kaynaklı sitopatojenisiteye karşı önemli önleyici etkiler göstermiştir. Melissa officinalis’in sulu ekstreleri de bu bitkiler arasında yer almaktadır.
Melissa officinalis uçucu yağının ana bileşenleri olan sitral ve sitronellal, HSV-2’nin (Tip-2 Herpes Simpleks Virüsü ) replikasyonunu inhibe edebilir.
Yapılan bir çalışmaya göre M. officinalis’in uçucu yağının bileşenlerinin, tip-2 Herpes simpleks virüsünün HEp-2 hücrelerindeki replikasyonu üzerindeki etkisini araştırılmıştır. Uçucu yağlar, dört farklı konsantrasyonda (25, 50, 100, 150 ve 200 Чg/mL) incelendi. Deneyler HEp-2 hücreleri kullanılarak gerçekleştirildi. M. officinalis uçucu yağının 100 Чg/mL’ye kadarki konsantrasyonlarında HEp-2 hücreleri için nontoksik olduğu bulunmuştur. Ancak 100 mikrog/mL’lik konsantrasyonun üzerinde hafif toksik olduğu bulunmuştur. Nontoksik konsantrasyonlarında antiviral aktivitesi HSV-2’ye karşı test edilmiştir. HSV-2’nin replikasyonuinhibe edilmiştir, bu durumda M. officinalis ekstraktının antiviral etki gösterdiği bulunmuştur.
Diğer bir çalışmada M. officinalis uçucu yağı ve Noseltamivirin invitroantiviral aktivitesi ve bunların kuş gribi virüsü (AIV) alt tipi H9N2 üzerindeki sinerjik etkisi değerlendirilmiştir. Çeşitli miktarlarda Melisa uçucu yağının grip virüsü replikasyonunu azalttığını tespit etmişlerdir. Bununla birlikte, antiviral ajan olan Seltamivir ile birlikte uygulandığında etkinliği artmıştır.
Yapılan bir çalışmada Citrus sinensis, Citrus paradisi, Citrus lemon ve Rosmarinus officinalis’den elde edilen uçucu yağların Hepatit-A virüsünün viral yükünü azaltmadaki etkinliği araştırılmıştır.
Burada, dört uçucu yağın viral yükleri azaltmadaki etkinliği incelenmiştir. Kullanılan meyvelerde Hepatit-A virüsü (HAV) bulunmaktadır ve taze meyve üretiminde viral kontaminasyonu azaltmak veya ortadan kaldırmak için potansiyel kullanımları değerlendirilmiştir. Bunu yapmak için limon (Citrus lemon), tatlı portakal (Citrus sinensis), greyfurt (Citrus paradisi) ve biberiye (Rosmarinus officinal’in 1,8 sineol kemotipi) değerlendirilmiştir.
Hücre enfektivitesindeki en büyük azalma, Rosmarinus officinalis uçucu yağı (yaklaşık 3 log TCDI50 / ml), ardından Citrus paradisi ve Citrus lemon uçucu yağları için gözlenirken, Citrus sinensis uçucu yağı, HAV enfektivitesini> 2 logTCDI50 / ml oranında azaltmasına rağmen, istatistiksel olarak anlamlı değildi. Bu dört uçucu yağın HAV enfektivitesine karşı etkinliğini değerlendiren ilk çalışmadır. Rosmarinus officinalis, meyveler üzerindeki viral titreyi azaltmada en etkili uçucu yağdı ve bunu Citrus paradisi ile Citrus lemon izledi.
Sonuç olarak Rosmarinus officinalis, Citrus paradisi ve Citrus lemon uçucu yağları oda sıcaklığında 1 saat inkübasyondan sonra Hepatit-A virüsü (HAV) titrelerini önemli ölçüde azalttı. (tedavi edilmemiş kontrol grubu ile karşılaştırıldığında)
Mentha × piperita L. Lamiaceae familyasına ait M.aquatica ile M.spicata’nin melezi olan bir kültür bitkisidir. Nane yağı su ile seyreltilip dahili olarak gastrointestinal spazm, şişkinlik ve karın ağrısının semptomatik rahatlamasında kullanılır. Geleneksel olarak da öksürük ve soğuk algınlığı ile ilişkili semptomların giderilmesi için inhale olarak ve lokalize kas ağrısının rahatlaması, hafif gerginlik durumlarında baş ağrısı ve sağlıklı cildin kaşıntılı durumlarında semptomatik olarak topikal uygulanır. Nane yağı enterik kaplı kapsüller irritabl bağırsak sendromunda (IBS) İngiltere’de lisanslanmıştır.
Nane uçucu yağının antispazmodik, analjezik, antimikrobiyal, antioksidan ve koloretik etkileri bildirilmiştir.
Uçucu yağının ana bileşenleri %30-55 mentol, %14-32 menton, %2-10 izomenton, %6-14 1,8-sineol, %1-5 limonendir.
Schuhmacher ve ark. tarafından nane yağının HSV-1 ve HSV-2 üzerinde yapılan çalışmada yağın toksik olmayan konsantrasyonlarında HSV-1 için %82, HSV-2 için %92 oranında plak oluşumunda bir düşüş yaratırken, yağın yüksek konsantrasyonlarında ise her iki HSV’nin etkisini %90’dan fazla bir oranda azalttığı gözlemlenmiştir.
Thymus vulgaris (kekik) Labiatae familyasına ait bir bitkidir. Toprak üstü kısımları ve uçucu yağı kullanılmakla birlikte ülkemizde doğal olarak yetişmemektedir. Kemotipe göre değişen uçucu yağın (yaklaşık %2.5) % 70 kadarı timol ve bununla birlikte karvakrol, ρ-simen, linalool, α-terpineol ve thujan-4-ol içerir Thymus uçucu yağı spazmolitik, antimikrobiyal, antialerjik, antienflamatuvar, antioksidan etkilere sahiptir.
Thymus vulgaris uçucu yağı ile yapılan bir çalışmada uçucu yağın HSV-2’ye olan etkisi araştırılmıştır. Bunun için asiklovire karşı uçucu yağların antiviral etki şekillerinin belirlenmesi için viral nontoksik dozlarda enfeksiyondan önce, adsorpsiyon sırasında ve konak hücre penetrasyonundan sonra uygulanmıştır. Kültür ortamına uçucu yağlar veya asiklovir eklenerek 1 saat 37 C.’de inkübasyona bırakılmıştır.
Maksimum sitotoksik olmayan uçucu yağ konsantrasyonlarında HSV-2’nin pre-inkübasyon aşamasında plak oluşumu önemli ölçüde azalmıştır (%90).
Bu uçucu yağlar adsorpsiyon döneminde eklendiğinde ise virüs titreleri ya azalmamış ya da sadece orta derecede azalma görülmüştür. Bu sonuçlar, incelenen uçucu yağların virüsidal etkisinin esas olarak HSV’nin konakçı hücrelere adsorpsiyonundan önce uygulanması gerektiğini gösterir.
Yapılan çalışmada kekik yağı, virüsün hücrelere adsorpsiyonunda ılımlı bir azalma (yaklaşık %40) göstermiştir.
Salvia officinalis (Tıbbi adaçayı) Lamiaceae familyasına ait, yaprakları, çiçekleri ve uçucu yağı kullanılan ve Türkiye’de kültürü yapılan bir bitkidir. Bitki halk arasında, gaz söktürücü, antiseptik, kuvvet verici ve uyarıcı etkilerden dolayı dahilen ve haricen kullanılır. Salvia officinalis %1-2.5 uçucu yağ içerir ve uçucu yağında %30-50 α- ve β- tuyon, kafur, %15 sineol ve %10 borneol bulunmaktadır. Ağız ve boğaz enfeksiyonlarında kullanılmaktadır. Ayrıca, aromatik, tonik, karminatif ve terlemeyi önleyici etkilerli de vardır.
Topraküstü kısımlarında bulunan diterpenler Vesicular stomatitis virüse karşı antiviral etki göstermiştir. Adaçayı yağı, Gram (+) ve Gram (-) bakterilere karşı filamentli mantar ve mayalara karşı bakterisit ve fungusit etki göstermiş, ayrıca Porphyromonas gingivalis’in kollojenolitik aktivitesini güçlü inhibe etmiştir.
Salvia fruticosa (Türk adaçayı) herbasından diğer adaçayı türlerine göre daha fazla uçucu yağ elde edilmektedir. Salvia fructicosa türünden sineol içeriği zengin elma yağı adı verilen bir yağ elde edilir. S. Fruticosa gaz söktürücü, ter kesici ve idrar arttırıcı olarak, haricen yara iyi edici, antiseptik olarak geleneksel olarak kullanılmaktadır. Bununla birlikte antimikrobiyal, antihipertensif, kan şekeri düşürücü ve spazmolitik etkilerinden dolayı da önemlidir. Uçucu yağı, %60-64 civarında 1,8-cineole (ökaliptol), %8.2 kafur ve %5’in altında tuyon türevleri taşımaktadır. Salvia fruticosa’da tuyon oranı Salvia officinalis’e göre daha düşük olduğundan çay seklinde tüketime daha uygundur.
Yapılan bir çalışmada Salvia fruticosa uçucu yağının insanda patojen olan HSV -1 üzerine etkisi incelenmiştir.
Çalışmada S. futicosa uçucu yağının 1,8-sineol, kafur ve tuyon bileşenlerinin 24, 48 ve 72 saatlik maruziyette, farklı derişimlerde viral canlılığa ve plak oluşturmaya etkisine bakılmış ve buna göre bütün bileşenlerin antiviral etkinliği bulunmakla birlikte en yüksek virüsidal aktiviteyi tuyon göstermiştir.
Kaynak: İstanbul Üniversitesi
Arş. Gör. Ezgi UYSAL, Arş. Gör. Elif İdil GÖKÇAY (Prof. Dr. Emine AKALIN danışmanlığında hazırlanmıştır)